22 Nisan 2015 Çarşamba

BAKLAVALIK YUFKADAN PATATESLİ RULO ÇITIR BÖREK

      Çıtır çıtır ağzınızda dağılan enfes bir börek tarifi paylaşacağım. Haftasonu yapmıştım. Eşim, annem ve babam bayıldılar :) Kesinlikle denemenizi tavsiye ediyorum. Sözü daha fazla uzatmadan bu leziz börek tarifine başlıyorum :)



      Malzemeler
  • Baklavalık yufka
  • 4 adet patates
  • 2 adet soğan
  • Ayçiçek yağı
  • Domates salçası
  • Taze kaşar
  • Karabiber
  • Pulbiber
  • Tuz
  • 1 yumurtanın sarısı
  • çörek otu
 
Yufkanın katlarına süreceğimiz sos
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı süt
  • 1 paket kabartma tozunun yarısı

    Yapılışı

     İç Harcı
     Patatesleri soyup, dörde bölüyoruz ve kaynayan su dolu tencerenin içine atarak haşlıyoruz. Ben bu şekilde haşlıyorum. Çünkü daha pratik oluyor. Patatesler haşlandıktan sonra süzüp, patates ezici ile eziyoruz. Göz kararı istediğiniz miktarda taze kaşar rendeleyip, sıcak patateslere ekleyerek ezmeye devam ediyoruz. Püre haline gelen patateslere 1 tutam karabiber ekliyoruz.
     Rendelediğimiz soğanları, 1 yemek kaşığı ayçiçek yağında kavurmaya başlıyoruz. Daha sonra 1 yemek kaşığı domates salçasını da ekleyerek kavurmaya devam ediyoruz. 1 tutam pul biber ve tuz ekleyerek 1-2 dk. daha kavurduktan sonra soğumaya bırakıyoruz.
     Püre haline getirdiğimiz patatesleri ve kavurduğumuz salçalı soğanları birleştirerek harmanlıyoruz. İç harcımız hazırdır.




  •  Baklavalık yufkayı ikiye bölüyoruz. 


  • İlk katına silikon fırça ile hazırlamış olduğumuz sosu sürüyoruz. 


  • İkincı kat baklavalık yufkayı üstüne koyarak tekrar üzerine sosu sürüyoruz. 



  • Hazırladığımız patatesli iç harcı koyup, rulo şeklinde sarıyoruz. 

  • Hazırlamış olduğumuz rulo böreklerin üzerine yumurtanın sarısını sürüp, üzerine çörek otu serpiyoruz. Önceden ısıtılmış  180 derece fırında yaklaşık 20 dk. üstü kızarana kadar pişiyoruz.



               Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun :)



     
     





19 Nisan 2015 Pazar

ANNELERİ CEZAEVİNDE OLDUĞU İÇİN PARMAKLIKLAR ARASINDA BÜYÜMEK ZORUNDA KALAN ÇOCUKLARA ANAOKULU PROJESİ

   Anneleri cezaevinde olduğu için, onlarla birlikte parmaklıklar arasında yaşamak zorunda kalan 0-6 yaş arası çocukların eğitim imkanlarının iyileştirilmesi için “İçerde çocuk var” adıyla bir sosyal proje başlatıldı. Proje ile 7 İl de bulunan kadın ceza infaz kurumlarında var olan anaokullarının iyileştirilmesi amaçlanıyor.
   Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı bünyesinde gerçekleştirilen Proje’de İçerde Çocuk Var Vakıf Gönüllüleri çalışıyor. Projenin amacı,  cezaevlerinde, annelerinin hem yatağını hem de  kaderini paylaşan miniklere öğrenebilecekleri, eğlenebilecekleri eksiksiz bir anaokulu ortamı oluşturmak, yeşil alanlar yaratarak doğayla tanışmalarını sağlamak, çocuk gelişimine uygun yemek hazırlanabilecek mutfak inşa etmek ve dış mekan oyun alanı kurarak çocuklara cezaevi içinde özgür bir yaşam alanı yaratmak. Mevcut anaokulların fiziki koşullarını iyileştirmek. 
    Annelerinin kaderini yaşamak zorunda kalan bu masum çocuklar için kaynak bulmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve kampanyalar yapılacak. Ayrıca, İstanbul Valiliğinin izniyle açılan 4528 numaraya "COCUK" yazılıp gönderilecek  SMS’lerle toplanacak 10TL’lik bağışlar, mevcut anaokulların iyileştirilmesinde ve anaokulu bulunmayan kadın cezaevlerinde de yeni anaokullarının yapılmasında kullanılacak. 



      

      İlk adım İstanbul da…
      Koğuşlar kalabalık olmasın diye her koğuşa sadece bir çocuğun konulduğu cezaevi koşullarında çocuklar, kendilerine ne bir oyuncak ne de yaşıtı oyun arkadaşı bulabiliyor. Onların oyun ve eğitim ihtiyacı için cezaevlerinde kreş açma amacıyla başlatılan “İçerde Çocuk Var” projesi ilk adımı da İstanbul’da atmayı hedefliyor. Bakırköy Kadın İnfaz Kurumu’nda bulunan mevcut anaokulunun iyileştirilmesinden sonra diğer illere, Gebze, Kocaeli, Samsun, Sivas, Adana ve Denizli de bulunan Kadın cezaevlerindeki anaokulların fiziki koşullarını iyileştirmek ve anaokulu olmayan yerlerde bu yapıları kazandırmak için devam edecek proje ile çocuklar oyun arkadaşlarına ve oyuncaklara kavuşacaklar.
      Proje ile ilgili detaylı bilgiye www.icerdecocukvar.com sitesinden ulaşabilirsiniz.

 


18 Nisan 2015 Cumartesi

CİHANGİR PAŞA'NIN SEBZE ÇORBASI

     Bebeklere ve çocuklara sebze sevdirmek ve yedirmek kimi zaman zor olabiliyor. Cihangir'in doktorunun verdiği kahvaltı, sebze çorbası, muhallebi gibi tariflerini yaptığımda, Cihangir hepsini severek yedi. Durum bu olunca, sebze yedirmekte zorlanan anneler için paylaşmak istedim. Umarım bir faydası dokunur.


    Doktorumuz tarafından verilen sebze çorbası reçetesidir. Bebeklerde sebze çorbasına başlanırken İLK HAFTA;
  • Küçük veya orta boy patates 
  • Yarım havuç
  • Yarım kabak
  • 1 tatlı kaşığı irmik
  • 2 su bardağı su
     Bir kapta tüm malzemeler 30-40 dk. haşlanır, sonra çatalla ezilip süzgeçten geçirilir. Üzerine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edilir.
     İlk hafta böyle yapsamda, ikinci hafta itibariyle süzgeçten geçirmek yerine blender kullandım.
     Sebzeleri haşlarken tencerenin kapağını kapatmayın. Buharın etkisiyle irmik tencerenin kapağına yapışıyor, bilginize :)


İKİNCİ HAFTA sebze çorbasına aşağıdaki besinlerde katılabilir.
  • Patlıcan dışındaki diğer sebzelerden ıspanak, kereviz, domates, semiz otu, dere otu, maydanoz v.s. ilave edilebilir. (Ispanak çabuk tüketilmelidir. Pişirildikten hemen sonra verilmelidir. Buzdolabında bekletilir ve tekrar ısıtılırsa nitrat ortaya çıkar. Bu yüzden tekrar ısıtılıp verilmez. Bebek için zararlıdır.) 
  • Bebek 7. ayını doldurmuşsa haftanın 4-5 günü sebze çorbasına kıyma veya tavuk eti katılabilir. Bebek kıyması 3 kez çekilmiş yağsız dana eti olacak. Tavuk eti ise, tavuk göğsünden 1 kibrit kutusu kadar olacaktır.
  • 6. Aydan itibaren haftanın 2-3 günü yoğurtlu çorbalarda (yayla veya tarhana çorbası) verilebilir.
  • Sebze çorbaları 2 günlük hazırlanabilir. Ancak ıspanak pişirildikten sonra çabuk tüketilmelidir. 


 
   

13 Nisan 2015 Pazartesi

ŞEKER TADINDA BAHARA MERHABA KOMBİNİ

       Nisan ayına girdik fakat baharın yağmurlu ama ılık havasını hissedemedik...Nisan ayı Mart ayını taklit edercesine soğuktu. Ancak ayın ortalarına gelince güneş yüzünü gösterdi bize. Bahar mevsimine uygun bir kombinle karşınızda olmak istedim.
       Bir kıyafeti kombinlerken en dikkat çekici parça ne ise, onun etrafında kombini oluşturmaya başlarım. Benim için bu parça gömlekti. İnce tiril tiril bir gömlek. Terletmeyen ama baharın tatlı serinliğini de bir parça olsun kamufle eden bir gömlekti. Gömleğin önündeki önlük ve fular detayıda tatlı ve şirin bir hava katmıştı. Gömlek giydiğim zamanlar fular, broş veya kolyelerle zenginleştirmeyi severim.
       Bu gömleğin neon renge sahip fuları olduğu için ne küpe, ne yüzük hiçbir aksesuar kullanmadım. Neon renkler zaten yeterince çarpıcıydı. Boynumdaki fular ile aynı renge sahip, topuklu ayakkabı ile uyumu yakaladığımı düşünüyorum. Gömleğin lacivert rengine uygun, kumaş pantalonla kombinimi tamamlarken, üstüme lacivert rengi ceket almayı ihmal etmedim. Malum akşam üzeri hava serin oluyor, üşütmemek gerek :)
       Çanta seçimimi " Magazin dergisi görünümlü çanta"dan yana kullanarak, kombinimi  tamamladım.












10 Nisan 2015 Cuma

KÜRK MANTOLU MADONNA

      Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" kitabı, ölmeden önce okunacaklar listesine eklenmesi gereken, bir solukta okunası bir eser...Bu kitabı daha önce okumama rağmen, bugün tekrar alıp okumaya başladım. Beni derinden etkileyen bir kitap. Normalde bir kitabı okuduğumda, üzerinden çok zaman geçmiş olsa bile, tekrar alıp okumam. Ama bu kitabı defalarca okuyabilirim. Bir yandan bu kitabı size anlatma heyecanı duyarken, bir yandan da kitaptaki hikayeyi anlatarak büyüsünü bozmak istemiyorum.        
      Kitap hakkında kısaca şunları söyleyebilirim...Sıradan, basit, hatta aptal sıfatını yakıştırdığımız, dışarıdan bize böyle yansıdığını düşündüğümüz nice insanların içinde, büyük bir hazine yattığını ve önyargılarımızın bir insanı harcamada nasıl acımasız olduğunu göstermekle birlikte derin bir aşkı anlatan bir roman...Hikayenin kurgusu mükemmel. Kitabın başları her ne kadar yavaş ilerlese de okudukça hızla akıp giden bir kitap halini alıyor. Kitabın büyüsünü bozmamak ve bu kitabı okumanızı tavsiye etmek üzere, kitap hakkındaki yorumumu sonlandırıyorum :)

     
       Çocukluktan beri beğendiğim kitapları büyük bir özenle koruyup, saklarım. Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" kitabını da aynı hassasiyetle saklıyorum.
       Kitap dosttur, sırdaştır, heyecandır, tutkudur, bilmediğimiz hayatlara dokunuş, gitmediğimiz yerlere yolculuktur...Bazen içinde kaybolduğumuz, bazende kendimizi bulduğumuz bir dünyadır.

7 Nisan 2015 Salı

5 ÇAYININ PARTNERİ ÖRGÜLÜ SANDAL BÖREĞİ

     32 yaşındayım ve kendimi bildim bileli ailemle birlikte yaşadığım süre boyunca, evimizde hep 5 çayı umumiyetle sürdü ve halen de sürer :) Buna rağmen iş yerinde veya gezmek için dışarıda olduğum zamanlarda, çaya pek düşkünlüğüm olmadı. Amma velakin canım annem (Türkiş Sultanım) benim çay içip, içmeyeceğime bakmaksızın evde olduğum vakit, hemen çay getirir ve "iç yorgunluğunu alır" derdi.
     Öğrenciyken ders çalıştığımda, sonrasında iş hayatım başlayıp akşamları eve döndüğümde, yorgun olduğumu düşünerek şefkatli, sevgi dolu bu güzel naif kadın, elinde biri benim için, diğeri kendisi için iki bardak çay ile gelirdi yanıma ve başlardık muhabbete :) İlk çaylar annemden, sonrası tabii ki çay servisi benden :) Canım annem ile birlikte çay içme seremonimiz böyle başladı ve halen böyle devam ediyor :) Şimdi ise bu seremoniyi eşimle devam ettiriyoruz.
      5 çayı denilince yanına yakışacak börekler, çörekler, kekler, poğaçalar, pastalar...yaz yaz bitmez valla :) İşin özü 5 çayı müptelası olanlar ve hanımların bir araya geldiği günlerde çay yanına çok yakışan bu tarifi sizlerle paylaşmak istedim. Annem, eşim ve misafirlerimden de tam not alan " Örgülü Sandal Böreği'ni" takdim ederim.



       Malzemeler

  • 1 paket milföy
  • 1 adet tavuk göğsü
  • 1 adet hazır kavanoz garnitür (küçük küpler halinde doğranmış haşlanmış patates, havuç ve bezelye karışımı)
  • 1 küçük baş soğan
  • Domates salçası
  • Tuz
  • Karabiber
  • Pul biber
  • Ayçiçek yağı
  • 1 adet yumurtanın sarısı
  • Çörek otu

       Yapılışı

       İç Harcı
     
       1 adet soğanı rendeliyoruz. 1 kaşık ayçiçek yağını tavaya döküp, yağ kızdıktan sonra soğanı kavurmaya başlıyoruz. Küçük küçük kestiğimiz tavuk gögsünü de ekliyoruz. Daha sonra 1 kaşık domates salçasını da ilave edip, kavurmaya devam ediyoruz. Garnitürü (küçük küpler halinde doğranıp, haşlanmış patates, havuç, bezelye karışımı) ekledikten sonra, bir tutam karabiber, bir tutam pulbiberi  ve tuzu ekleyip 1-2 dk. daha kavuruyoruz ve soğumasını bekliyoruz. İç harcımız hazırdır.
       Örgülü sandal böreğinin yapım aşamasının, daha anlaşılabilir olması için her aşamayı fotografladım ve numaralandırdım. Anlatırken numaralar üzerinden tarifi detaylandıracağım.


  1. Milföy hamurunu merdane yardımı ile inceltiyoruz.
  2. Ortasına gelmeyecek şekilde her iki kenarına karşılıklı şerit kesikler atıyoruz.
  3. Üst ve alt şeritleri karşılıklı birleştirerek, harc koyma çukurunu yani sandalı oluşturuyoruz :)
  4. Bu çukurun içine hazırladığımız soğumuş harcımızı koyup, sağ ve sol şeritleri üst üste koyarak örgümüze başlıyoruz.

       5. Sağ ve sol şeritleri birbirinin üzerine gelecek şekilde örüyoruz.
       6. Örgümüz bittikten sonra ortaya çıkan, örgülü sandal böreğimiz.
       7. 1 adet yumurtanın sarısını böreklerimizin üzerine sürüp, çörek otu serpiyoruz.
       8. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında milföylerimizin üstü kızarana kadar pişiriyoruz.

        Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun...

       


5 Nisan 2015 Pazar

KEÇEDEN İSME ÖZEL LOHUSA TACI NASIL YAPILIR

     Doğuma sayılı haftalar kala (2013 yılında) istediğim gibi lohusa tacı bulamadım ve kendim yapmaya karar verdim. "Cihangir'in Annesi" yazılı lohusa tacı için Eminönü'nden keçeleri temin ettim. Yazıyı üzerine yazacağım zemini iki renk düşündüğüm için, kırmızı ve krem rengi keçe kullandım.
     Önce kafama göre bir kalıp çıkardım. Buluta benzeyen bir şekil çizdim. Tacımın zemini için çizdiğim bu şekli kalıp olarak kullandım. Kırmızı keçenin üzerine bu kalıbı koyarak etrafından makas ile kestim. İsterseniz kalıbı keçenin üzerine koyup, etrafını kalemle çizdikten sonra da kesebilirsiniz. Ben genellikle çizmeden sadece kalıbı keçenin üzerine koyup, etrafından kesiyorum. Hangisi kolayınıza geliyorsa onu yapmak, sizin tercihiniz :) Böylece en alt zeminde kullanacağım kırmızı keçeyi kesmiş oldum.
     Kestiğim kırmızı keçenin biraz daha küçüğünü kesmek için, aynı işlemleri krem rengi keçe içinde uyguladım. Aynı şekle sahip biri diğerinden daha küçük, iki keçe tacın zemini için hazırladım. Kırmızı büyük olan en altta, krem rengi daha küçük olan onun üstünde yer almak üzere, kuvvetli bir yapıştırıcı ile birbirinin üstüne yapıştırdım.
      Sıra "Cihangir'in Annesi" yazısını yazmak için, harf kalıbı çıkarmaya geldi. Word programında istediğim YAZI FONTUNU ve yazı stilini "KALIN" sekmesini seçtim. Zeminde kullandığım keçenin içine sığacak ölçüde "Cihangir'in Annesi" yazısını, yazıcıdan  çıktı aldım. İlk denemede zeminin içine sığacak ölçüyü tutturamasanız bile, 1-2 denemeden hemen sonra yakalıyorsunuz :)
      Kağıda çıktısını aldığım "Cihangir'in Annesi" yazısını oluşturan tüm harfleri, makas ile tek tek kestim. Kestiğim harfleri kalıp olarak kullandım. Yine zemini keserken yaptığım gibi harflere de aynı işlemi uyguladım. İster kestiğiniz harfi keçenin üzerine koyup, etrafından makas ile kesin. İster kalıp olarak kullandığınız harfi, keçenin üzerine koyup etrafını kalem ile çizdikten sonra kesin. Sizin tercihinize kalıyor :)
       Yazıya 2 boyutlu görsellik katması için kalın keçe kullandım. Kalıp kullanarak yapmamın sebebi daha temiz ve düzgün bir iş çıkıyor. Biri büyük, biri küçük, yamuk ve özensiz bir yazı olmaması önemli. Bu yüzden bu tip işlerde kalıp çıkarmanızı öneriyorum. Tüm harfleri kırmızı keçeden kestim. "Cihangir'in Annesi" yazısının içindeki "A, g, a, e" harflerini daha belirgin olması için, harfin şekline uygun boşlukları krem rengi keçeden keserek, harfin üzerine yapıştırdım.
      Süslemek için zeminin rengini baz alarak, kırmızı, krem rengi kelebek ve kalp şeklinde keçeler aldım. Eğer hazır bulamazsanız kurabiye kalıplarını kullanarak kelebek, kalp veya istediğiniz şekle sahip keçeler kesip, yine elde edebilirsiniz.
      Görselliği daha da zenginleştirmek için "Cihangir'in Annesi" yazısında olduğu gibi istediğiniz bir "i" harfindeki noktayı nazar boncuğu koyarak daha da güzelleştirebilirsiniz. Ben "Annesi" kelimesini seçtim ve "i" harfindeki noktayı nazar boncuğu ile yaptım. Geriye harfleri yapıştırıp, göz zevkinize göre tacınız süslemek ve dizayn etmek kalıyor :) Siyah tel taca hazırladığınız keçenizi isterseniz yapıştırın, isterseniz dikin. Ben dikmeyi tercih ettim.
       Tabi babayı da unutmadım :) Yukarıda anlattığım aynı işlemleri uygulayarak "Cihangir'in Babası" yazılı bir de broş yaptım :)