27 Kasım 2015 Cuma

MODANIN ÜZERİNE UZANAN İSKELET ELLER

     Son bir kaç senedir kıyafet ve aksesuarlarda kuru kafa esintisi devam ederken, bu sene iskelet ellerde bu trende dahil oldu. İskelet, kurukafa gibi aksesuar ve desenleri 10 yıl öncede giyiyordum. Bugün ise benim için değişen tek şey, artık bu tip kıyafet ve aksesuarları bulmam kolaylaştı :)
     Bu kombinimde herşeyi "iskelet eller" etrafında topladım. Kolye ve tokayı yaklaşık bir sene önce almıştım. Penti de, iskelet el görünümlü jartiyer çorabı görünce, benim kolye ve tokaların akrabaları bulundu dedim :)) O an kombin kafamda oluştu zaten...Gotik büstiyer, siyah tütü etek, büstiyerin dantelini tamamlayan eldivenler ve kuru kafa ayakkabı, çanta ile kombin kendiğinden ortaya çıktı :)
     Son olarak, iskelet el tokaları takmak için uygun bir saç şekli gerekiyordu. Biraz örgü saç ile saçımın yan tarafına tokaları tutturdum. Makyajda kıyafet bütünlüğünü sağlamak için, koyu tonlar tercih ettim. Rujda siyaha kaçan bir bordo renk kullandım.
     Karşıdan bakınca biraz "Monster high" gibi bir kombin oldu :))










25 Kasım 2015 Çarşamba

GEÇİCİ DÖVME GİBİ, KAŞI DUDAĞI DELDİRMEDEN GEÇİCİ PİERCİNG MÜMKÜN :)

     Zaman nasıl hızla akıp geçiyor. Gözümün önüne 18 yaş zamanlarım geliyor. Koyu rocker dönemlerim :)) Aklıma piercing ve dövme yaptırmak isteyip, iki kez yaptırmak için gittiğimde ödeyeceğim parayı görünce vazgeçişlerim geliyor :))
     Tabii annemin ve babamın bu durum karşısındaki anlayışları. İlk kez dövme yaptırmak istediğimi söylediğimde annemin "sonradan pişman olabilirsin", "hem paran var mı bakalım yaptırmaya? [ benden para çıkmaz sana bak bu iş için demek istiyor :) ]", "hevesini alabileceğin geçici olanı yok mu bunun? " gibi söylediği cümleler aklıma geliyor. Canım annem düşünüyorumda, acaba ben kendi çocuğum için bu kadar anlayışlı bir anne olabilecek miyim?
     Değişken ruh hali ve bolca değişiklik seven biri olarak, bugün sevdiğim bir aksesuar yarın hoşlanmadığım, bugün beğenmediğim bir aksesuarda zamanla beğenebileceğim bir objeye dönüşebilir. Bir zamanlar moda olan vatkalı ceketler, yüksek bel pantalonları düşünün :) Dövme gibi vücudunda kalıcı uygulamalar yaptırdığın zaman, o gün hissettiğin gibi artık bugün hissetmiyorsan büyük sıkıntı...
      Zaman su gibi geçti...33 yaşıma girmeme gün sayarken düşünüyorumda, 15 sene önce dövme veya piercing yaptırmış olsaydım bugün koca bir pişmanlık olarak karşıma çıkacaktı :) Sizde benim gibi dövme ve piercingten hoşlanıyor fakat iş kalıcı olmaya gelince kaçıyorsanız bu geçici piercingleri tavsiye ederim.
     Bu da benim gerçeği aratmayan, kaşımı dudağımı deldirmeden arada sırada taktığım piercing...



19 Kasım 2015 Perşembe

KİŞİSEL ATALETİ ( İSTEKSİZLİK, YAVAŞLIK, TEMBELLİK VE ERTELEME HASTALIĞINI) YENMEK

    Hayatımın bazı dönemlerinde tabiri caizse üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi hissederim. Bir şeyi yapmam gerektiğinde, bazen bir üşenme, yarın yaparım gibi erteleme ile birlikte bir tembellik üzerime çöreklenir. Oysaki o işi yapsam neleri kazanacağımı, bana çok faydasının dokunacağını ve de ertelediğim için bir kere yapıp o işin önüme gelmeyeceğini de bildiğim halde iş bana, ben o işe baktığım zamanlar olur. İşte benim dönem dönem yaşadığım ve belki de benim gibi bir çoğumuzun yaşadığı bu hale "atalet hali (eylemsizlik hali)" deniyorMUŞ :) Bende bunu Mümin Sekman'ın "Kişisel ataleti yenmek" adlı kitabından öğrenmiştim. Çok faydasını gördüm. Kitap yeni değil 2007 yılından beri benimle :) Bu kitabı elime aldığımda kendime geliyorum.
      Kendim faydasını gördüğüm için burada paylaşmak istedim. Bazen kararlar alırız ve uygulamaya geçmek istediğimizde elimizde olduğu halde geçemeyiz veya geçsekte süreklilik sağlayamadığımız zamanlar olur. İşte böyle zamanlarda bu kitap ilaç gibi :) Sizi hedeflerinize yönlendiren, hedefleriniz doğrultusunda hevesiniz veya inancınız kırıldığında tekrar kendi içinize dönüp küllerinizden tekrar doğmanıza yardımcı olan bir kitap :) Arada birilerinin gazlaması gerek. Motivasyon şart. İnsanı kendisinden daha fazla gazlayan kimse de olamaz :) Yine de sizi olduğunuz yerden kaldıracak bir kaldıraca gerek duyuyorsanız, size bu kitabı öneririm :)


      Bu arada Mümin Sekman'ın evimde bir çok kitabı var. Türkiye'de kişisel gelişim kitabı yazarı deyince ilk aklıma kendisi gelir. Yazarı Türk ve yabancı bir çok kişisel gelişim kitabı okudum ve hala da keyifle okurum. Eskiden işten eve gelir gelmez odama çekilir, elimin altında iki kitap ile yatağa yarı uzanır bir hal ile kitaplarımı okur, yanında da anneciğimin demlediği çay ile birlikte keyif yapardım. Bu kitapların biri roman, diğeri kişisel gelişim kitabı olurdu. Biraz roman okuduktan sonra, biraz da kişisel gelişim kitabı okur, her akşamki ritüelimi tamamlarDIM :) Bebişim olduktan sonra bu keyif sekteye uğramakla birlikte, hamilelik, bebek ile ilgili kitap ve dergilerde artık okur oldum. Cihangir büyürken bende tekrar eski alışkanlıklarıma geri dönmek için fırsat kolluyor ve çalışıyorum. Tam da bu süreçte elimde bu kitap var ve yeni yıl için ataletten arınmak gerek dedim. Hem çocuklar, anne ve babanın anlattıklarından çok eylemlerine dikkat kesildiklerini düşününce, iyi bir örnek teşkil edelim :)
      Birde yazmanın hedefleri gerçekleştirmede bir büyüsü olduğunu düşünüyorum :) Bazen senenin sonunda, yeni gireceğim sene için plan yaparım. Gerçekleştirdiklerimde olur, sekteye uğrayanlarda :) Ama ne zaman elime kalemi alıp, plan yapıp yazsam kafamdakileri hayata geçirmede daha başarılı olduğumu görüyorum. Seneyi bitirip, yeni bir seneye girmeye yaklaşık bir buçuk aydan az bir zaman kala, önümüzdeki sene için atalet halinden kurtulmaya yardımcı olacağını düşündüğüm kitaptan alıntılar paylaşacağım :) Hem kitabın içeriği hakkında daha fazla bilgi sahibi olacağınızı düşünüyorum.

       Kitaptan alıntılar...

      "Mukadder hanım fazla kiloları olduğunu ve bunları vermesi gerektiğini bilmektedir. Bu kilolardan kurtulursa neler kazanacağını, ne kadar güzel ve sağlıklı olacağını da bilir. Kiloları vermemiş olmakla ne kadar üzüldüğünü ve neler kaybettiğini de bilir. Bu kiloları gerçekten vermek istediğini de düşünmektedir. Elinde onlarca derginin ve kitabın anlattığı yada diyetisyenin verdiği "fazla kilolardan kurtulmanın denenmiş yolları"nı anlatan rejim listeleri de vardır. Ancak Mukadder hanım bir türlü bu kilolardan kurtulamaz! Sanki görünmez bir kuvvet onu engellemektedir. Soru Mukadder hanımı durduran ne? "

     "Büyük bir şirketin kurucularından Tunç Bey işinin ve kişiliğinin gereği mutlaka İngilizce öğrenmesi gerektiğini bilmektedir. Bu hedefini gerçekleştirirse neler kazanacağını da bilmektedir. İngilizceyi öğrenmemiş olmakla ne kadar üzüldüğünü ve neler kaybettiğini de bilmektedir. Bu dili öğrenmeyi gerçekten istediğini de düşünmektedir. Eğer harekete geçerse ingilizce öğrenmeyi başarabileceğine de inanmaktadır. Elinde çok sayıda " ingilizcenin nasıl öğrenilebileceğini" gösteren kitaplar ve kasetler de vardır. Ancak Tunç bey bir türlü ingilizce öğrenmeyi başaramamaktadır. Sizce Tunç beyi durduran ne?

     "Belki sigara içenlerdensiniz. Sigarayı bırakmamız gerektiğini biliriz. Bırakırsak sağlık ve sempati adına neler kazanacağımızı da biliriz. Bırakmamakla ekonomik ve sağlık yönünden neler kaybettiğimizi de biliriz. İstersek sigarayı nasıl bırakacağımızı da biliriz. Ama yine de sigarayı bırakmayız. Sizce bizi yapmamız gerektiğini düşündüğümüz bu davranışı yapmaktan alıkoyan ne?"... gibi soruları sorup, bu davranış sebebini açıklayıp, irdeleyen bir kitap.

      Kitabın arka kapak yazısı...

     "Başarmayı istediğiniz ve başarabileceğiniz inandığınız hedeflerinizi düşünün. Bu amaçlarınızı gerçekleştirmek için neler yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bunları niçin yapmanız gerektiğini de biliyorsunuz. Bunları yapmamakla neler kaybettiğinizi, yaparsanız neler kazanacağınız da biliyorsunuz. İsterseniz nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Buna karşın yine de yapmıyorsunuz!
     Sizi durduran ne?
     Sizi durduran "ATALET"tir.
     Atalet, kısaca "eylemsizlik hali" demektir. Yavaşlık, isteksizlik, tembellik, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket etmek, kendini çağıran insana başını kaldırmadan kaşını kaldırarak bakmak, miskinlik, ertelemecilik, mazeretçilik, sitemkarlık, kötümserlik, şevksizlik, depresiflik birer atalet göstergesidir.
     Bu kitap öncelikle, çok sayıda kişisel gelişim kitabı okuduğu halde hala istediği sonuçları alamamış kişiler, kendini eyleme geçiremeyenler, hayata karşı umut ve isteklerini yitirmişler, planlarına uygun yaşamakta zorlananlar, kapasitelerini tam olarak kullanmadığını düşünenler için hazırlanmıştır.
     Kişisel, kurumsal ve toplumsal düzeyde yoğun ve yaygın olarak atalet hali yaşadığımız bir gerçektir. Buna rağmen, Türkiye'de atalet hakkında şimdiye kadar hiçbir kitabın yazılmamış olması şaşırtıcıdır. Bu kitap, ataleti her yönüyle inceleyen bir eserdir." diye kitabın arka yüzünde yazıyor. Benden söylemesi :)

      Kitap içerisindeki bölümler

  • Atalet nedir?
  • Ataletin anatomisi ve Türk'ün ataletle imtihanı
  • Kişisel ataletin tür ve örnekleri nelerdir?
  • Kişisel gelişim ve sosyal başarı sürecinde ataletin rolü nedir?
  • Yapılması gerekenlerin gücü
  • Kişisel atalet nasıl oluşur?
  • Atalet üzerine bir diyalog
  • Atalet çevrimleri
  • Duygusal zeka ve atalet
  • Hangi kişilik özelliği ataleti nasıl etkiler?
  • Ataletle mücadelede en güçlü araç motivasyon
  • Atalet oluşumunu nasıl önleyebiliriz?
  • Kişisel ataleti ne kırar?
  • Özel bazı atalet türleri ve bunlara uygun kırma şekilleri
  • Entelektüel atalet nasıl kırılır?
  • Son: Yeni seviyeden yürümek


11 Kasım 2015 Çarşamba

BURAK USTADAN (EŞİMDEN) HAMSİ BUĞULAMA TARİFİ :)

        Balığı ailece çok seviyoruz. Ne zaman evde balık söz konusu olsa, eşim marifetli ellerini konuşturur ve çuprasından, levreğine, hamsisinden, midye tavasına kadar kendisi yapar. Hemde denizden midyeyi dalıp, kendi çıkarır. Enfes hazırladığı sos ile midye tava önümüze öyle gelir. Tabii balık konusunda bu kadar iyi olan adamın bana da ancak yamaklığını yapmak kalır :)
        O yüzden ne zaman evde balık pişecek olsa yada akşam yemeğine menüde balık ile misafir ağırlayacak olsak, balığı eşim pişirir. Bana da salata ve meze yapmak kalır :) Burak'ın balık konusundaki bütün sırlarını ifşa etmeye karar verdim ve ilk olarak herkesin çok severek yediği hamsi buğulama ile başlayayım dedim :))




          HAMSİ BUĞLAMA

          Malzemeler
  • 1 kilo hamsi
  • 1 su bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı taze sıkılmış limon suyu
  • 1 demet maydanoz
  • 2 adet soğan
  • tuz

      Yapılışı
  • 1 Kilo hamsi öncelikle yıkanır ve ayıklanır. Kılçıkları tamamen çıkarılır.
  • Maydanozlar yıkanır ve sapları kesilir. 
  • 2 adet soğan kabukları soyulur ve ortadan ikiye kesilir. Ne kalın nede ince olacak şekilde dilimlenir.
  • 1 su bardağı limon suyu için taze limon sıkılır. (Limonun sulu olmasına bağlı olarak limon adeti değişebilir fakat 3 adet limon sıktığımı yine de belirteyim :) Ayrıca damak tadınıza bağlı olarak, limonun suyunu daha az da kullanabilirsiniz.)
  • Sığ tencereye 1 bardak zeytinyağ dökülür. (pilav tenceresinde gayet güzel oluyor) 
  • Tencerenin içine hamsiler her tarafına eşit bir şekilde konulur.
  • Hamsilerin üzerine dilimlenmiş soğanlar konulur.
  • En üste kalın saplarından ayıklanmış 1 demet maydanoz konulur. 
  • Üzerine 1 bardak limon suyu gezdirilerek, dökülür. Son olarak istediğiniz miktarda tuz serperek tencerenin kapağı kapatılır. 
  • Orta ateşte kontrollü bir şekilde yaklaşık 25 dk - 30 dk. kadar tencerenin kapağı kapalı olarak hamsiler pişirilir ve ardından servis edilir.
       Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun :)








5 Kasım 2015 Perşembe

CİHANGİR'İN KORSAN TEMALI ÇOCUK ODASI & YERLEŞİM AŞAMALARI

     Evde tatlı bir telaşla birlikte, berbat bir karmaşa içerisinde bir mutlu, bir mutsuz gelgitler yaşıyordum. Biricik oğlumuzun odasını, eşimle birlikte hazırlıyoruz. Çocuk odası hazırlamak çok keyifli bir süreç. Hatta evimizi döşerken aldığımız keyfin çok daha fazlasını hissediyoruz. Buraya kadar herşey iyi :)
     Kötü tarafı ise oğlumuza yapacağımız oda, daha önce "misafir odası" olarak kullanılıyordu. Oda da 2 adet bazalı yatak ve 2 kapılı gardırop, çamaşırlık, komodin ile birlikte tam bir genç odası takımı vardı. Sebebi de her ikimizinde ailesi ve yakınları geldiğinde kalması için yapmış olduğumuz bir odaydı. [ Bu genç odası takımı eşimin bekarken kullandığı kendi genç odası takımıdır :) ] Bu arada şunu belirteyim, bizim yatak odamız  japon yatağı olduğu için baza söz konusu bile olamazdı :) Bir çok eşya misafir odasında, 2 yatağın bazasında ve gardıroptaydı. Artık Cihangir'e oda yapmanın vaktinin geldiğine karar verince, bazaların altındaki ve gardıroptaki tüm eşyalar ortaya döküldü. Bir kısmı salonda,bir kısmı yatak odasında müsait bulduğum, hatta bulmadığım yerlere istiflendi. Yeni oda takımı için, eski oda takımı yazlığa gönderildi.




       Oğlumuza yapacağımız odaya girince, yeni gelecek mobilyaları da düşününce hem keyifleniyor, hemde çok mutlu oluyorum. Salona ve yatak odama girdiğimde, koca bir tepe olan eşya yığınıyla karşılaşınca keyfim kaçıyor ve en sevdiğim yer mutfakta yaşamak istiyorDUM :) Çok şükür herşey yoluna girdi. Cihangir'in odası geldi ve yerleşim tamamlandı. Salon ve yatak odasında istiflenen herşey için yatak odasında yer boşaltılıp, yatak odamın gardırabonun aynısının daha küçük boyutunda ikinci yeni bir gardırop yaptırıldı :) Çalışma odasına bazı eşyalar aktarıldı ve herşey olması gerektiği halini aldı.
      Bu süreçte ufak tefek dekorasyon işlerine de bulaşınca bu konu ile ilgili blogumda bir bölüm daha açmaya karar verdim. İşlerin yoğunluğu ve evin karmaşası içinde boğuşurken uzak kaldığım bloğum için, hep aklımda olan "Pikacunun evi, alışveriş ve dekorasyon üzerine" adı ile, bir bölüm daha açmaya karar verdim. Evimle ilgili dekorasyon ve alışverişlerimi içeren nacizane öneri ve paylaşımlarım olacak :) İlk olarakta oğlumun oda seçimi ve yerleşimi ile ilgili yaşadıklarımı yazmak istedim.

       Cihangir'e bu sene, 2 yaşına girdiğinde oda yapmaya karar verdik. Pek tabii bu oda yapımı çocuk doğmadan önce veya doğduğu zaman daha erken veya daha geçte yapılabilir. Bu ebeveynlerin kararı. O yüzden bu konuda tek bir doğru olduğunu düşünmüyorum. Doğduğu zaman yatağımın yanına bir bebek yatağı alıp, yanımda uyumasına karar vermiştim. Çünkü gece emzirmem gerektiği için, benim yatağımın yanında olmasının daha uygun olduğunu düşündüm. 1 yaşından sonrada park yatağa geçtik. Bebek yatağını kaldırılıp, yerine park yatak koyduk. Nerdeyse park yatağı kullanmadığım yer kalmadı :) Hatta kumsalda Cihangir'in rahat uyuması için kurduğumuzda oldu. Bozcaada tatili ile ilgili yazımın içinde yer vermiştim. Bu konu ile ilgili yazıyı okumayanlar ve hatırlamak isteyenler için lütfen BURAYA tıklayınız :) Cihangir  2 yaşına kadar bizim yanımızda park yatakta yattı. Gece 3 gibi uyanıp, ayağa kalkıp yanımıza gelmek istiyordu. Ayrı bir oda için, Cihangir'in daha hazır olmadığını hissettim. Bu yüzden 2 yaşına kadar bizimle beraber uyudu.
          Bir diğer sebepte oda yapacaksak onun neyi sevdiğini anlayıp, keyifle kalacağı bir oda yapmak istiyorduk. Bu 2 sene zarfı içinde bizde oğlumuzun neden hoşlandığını, neleri sevdiğini gözlemleyip ona göre bir oda yaptık. Cihangir suyu çok seviyor. Ağladığı zaman sakinleştirmek için küvetini doldurup içine koyuyorduk. Avazı çıktığı kadar ağlayan çocuk bir anda susuyordu. İlerleyen zamanlarda oturduğumuz sitenin havuzuna, hemen hemen her gün girer olduk. Girmediğimiz zaman parka götürdüğümüzde o bizim elimizden tutup park yoluna değil, havuz yoluna sokuyordu :) Çoğu zaman parka diye çıkıp, kendimizi havuza giderken buluyorduk. Yazlığa gittiğimizde denizden getirmekte sorun oluyordu. Cihangir'i denizden ve havuzdan çıkarıp eve sokmanın tek yolu "bıcı bıcı" deyip banyoya gireceğini söylemek oluyordu. Hala da durum aynı :)


          Tabii bu kadar suyu, havuzu, denizi seven çocuğun odası da buna uygun olmalı dedik. Cihangir'in asiliği, inadı ve başına buyrukluğunu da düşününce korsan temalı bir oda seçmeye karar verdik :) 1. aşama odanın temasını belirledik. 2. Aşama yapacağımız odanın kullanımı uzun süreli olmasıydı. Çünkü mobilya almak benim için 4-5 sene kullanılıp, değiştirilecek birşey değil. Hem çocuk odası çizgisinden çıkmamalı, eğlenceli olmalı ama okul dönemi geldiğinde de kullanabileceği kadar fonksiyonel olmalıydı. Üstelik 2 yaşında bir çocuğun kullanmaya başlanacağını da düşününce mobilyanın kalitesi ve güvenliğide önemli. Mobilyanın boyalı değil, kaplama olması yeni mobilyanın kendine has kokusunu da ortadan kaldırıyor. Üstelik sadece çocuk odasında uzmanlaşmış kurumsal bir firmadan alınan mobilyanın olabilecek tüm güvenlik önemlerini, diğer mobilyalara göre daha dikkat ederek aldığına ve daha fazla güvenilir olduğunu düşünüyorum. Nitekim Cihangir'in basıp çıkmadığı yer yok yatağında. Örnek verecek olursam yatağı korsan gemisi şeklinde ve yanında bazı dekorasyon amacı ile yapılmış top gibi süslemeler var. Cihangir bunların üstüne basıp çıkıyor.Bastığı tüm materyallere bakınca gerçekten sağlam. Bu yüzden tercihimiz ÇİLEK mobilya oldu.


         Yatağımız korsan gemisi şeklinde fakat bu süslemesine istinaden çokta fonksiyonel bir yatak. Bazen görseli güzel olup, kullanımı uzun vadeli olmayan yataklarda var. Bu yüzden gönül rahatlığıyla çocuk odası yapmayı düşünen tüm ebeveynlere bu yatağı öneririm. 2 yaşında bir çocuk kullanmaya başladığı bu yatağı, isterse 14 yaşına kadarda veya tercih doğrultusunda daha da fazla kullanabilir. Yatağın sağ ve solunda yan korkuluklar var. Bu yan korkuluklar takıldığında 2 yaşında bir çocukta kullanabiliyor. Çıkarıldığında ise 7 yaşında bir çocukta kullanabiliyor. Yatak boyutu büyük olduğu için isterse 14 yaşına veya daha fazla süre kullanılabilir. Çünkü yatak ölçüleri boyu 190cm, eni ise 90 cm. Üstelik altı isterseniz baza olarak kullanabilir, isterseniz yatak koyarak bir ikinci 90cm x 190cm yatağa sahip olabilirsiniz. Bu yatak özelliğinin en güzel yanı ise tamamen bağımsız olması. Altındaki tekerlekleri yardımıyla alt karyolayı kolayca çıkarıp, istediğiniz yere sürükleyip kullanabilirsiniz.
     
   

     
       Takıp çıkarılabilen yatağın yan korkulukları...



     Yatak karyolasının içine, yatacağı yatağını yine çilek mobilyadan temin ettik. Omurga sağlığı için en uygun olan yatak tercihi yapmaya dikkat ettik. Yatağın tamamlayıcı tekstil ürünlerini de çilek mobilyadan tamamladık. "Black Pirate" çocuk odası serisi mobilya tasarımının yanı sıra tekstil olarakta çok başarılı. Hiç terettüt etmeden tekstil kısmınıda çilek mobilyadan tabiri caizse gözü kapalı aldık.

      Yatak başı korsan gemisinın yelkeni ve bayrağı olarak dizayn edilmiş. Yatak örtüsü ve yastıklarının detaylarıda bu dizayna tam anlamıyla uygun yapılmış. Çok içime sinen bir tekstil alışverişi oldu :)


   Gelelim mobilyanın diğer parçalarına...En önemli parçalardan biri olan gardırop. Gardırop 3 kapılı. Oldukça geniş.


 Dolabın içini yerleştirmeye devam ederken çekmiş olduğum fotoğraflar :) İçi geniş ve fonksiyonel.


     Bir de çamaşırlığımız var. Komodin almadık. Yatak yüksek olduğu için komidin çok aşağıda kalıyordu. Onun yerine çamaşırlık tercih ettim. Daha geniş ve daha fazla çekmecesi olmakla birlikte yatağın yüksekliğine tam uyuyordu.



Yatağın başına da tabii olmazsa olmaz gece lambası aldık. Gece lambamız dünya. Yine bu üründe çilek mobilyadan :)



        Biz biraz uzun vadeli bir oda yapmaya daha yolun başında karar vermiştik. Bu planımıza da sadık kaldık ve ilerisi için Cihangir'e çalışma masası aldık :) Koltuğunu almadık. Büyüdüğü zaman kendi nasıl rahat edecekse, öyle bir koltuk alınacak. Kendi koltuğunu, kendi isteği doğrultusunda daha sonra satın alınacak:)



      Bugüne geri dönersek oyuncaklarımızı topladığımız bir sandığımız var. Cihangir bu sandığı çok sevdi. Zaman zaman içine oturup, oyuncakları ile sandığın içinde oynama gibi anlarımızda oluyor :)






     Nevresim takımlarında da yine korsan temasından ayrılmadık :)





     Halı olarak deniz rengini taşıyan, turkuaz renkte halı tercih ettik. Halıyı Koçtaştan aldık. Çilek mobilyada "black pirate" serisinin tek beğenmediğimiz ürünü halısı oldu.


     Perde ve güneşlikler mobilyanın kendine ait serisinden. En beğendim tekstil ürünlerinde perde ilk sırada gelir. Perdedeki kuru kafa işlemelere tek kelime ile bayıldım :)



     Avizeyi yeni almadık. Mevcut avize hem kandil şeklinde olması, hemde rengi ile mükemmel uydu. Ucundaki mevcut taşı çıkarıp, eşimin oyuncakçıdan dekorasyon amacı ile aldığı, korsan oyuncaklardan birini ucuna astık. Yastıkta işli olan kancadan ötürü, avizenin ucuna da kanca astık.


    Odanın bir duvarını tamamen "Galatasaray aşkı" temasına ayırdık :) Çok önce yaptırmış olduğum "Cihangir" yazılı köpük harfleri kullanmanın vakti gelmişti. Cihangir'in 1. yaş doğum günü için yaptırdığım ve aynı zamanda daha sonra odasında da kullanmak istediğimi belirttiğim "Cihangir'in 3'ü bir arada partisi" yazısında bu "köpük harfler" geçer :) Okumak isteyenler için lütfen BURAYA tık tık :)


      Harfleri yapıştırdıktan sonra hemen altına Cihangir doğduğu yıl 2013 ve 1. yaş doğum günü olan 2014 yılına hitaben 2013-2014 yılı Galatasaray takımının posteri var. Yalnız ince bir espri ile bu poster asıldı. Futbolculardan birinin yüzünün üstüne, Cihangir'in yüzü fotoshopla oturtuldu. Böylece Cihangir 2013-2014 yılı Galatasaray futbol takımının futbolcusu oldu :))


     Bu köşeyi hareketlendirmek ve daha sevimli bir hale sokmak için Bozcaadadan satın almış olduğum Galatasaray uçan balonu astık. Balonun içine de oyuncak Galatasaray futbolcuları ve hakem koydum :)


   Odanın bir duvarı Galatasaray teması içerdiği için, mobilyada da Galatasaray havasını yansıtmam gerektiğini düşündüm. Bunun için Cihangir'in küçülmüş olan Galatasaray formasını kullandım. Formayı askıya asıp, gardıropun kulpuna dekor olarak astım.


   Mobilyasından perdesine, perdesinden nevresimine kadar kuru kafa olunca, formanın askısına da kuru kafa sticker yapıştırmamak olmazdı :))


   Babamız Galatasaraylı olunca, oğlumuzunda Galatasaraylı olması için elinden geleni ardına koymuyor. Bakalım herşeye rağmen Cihangir ilerde hangi takımı tutacak merak konusu :) Cihangir'in odasının dekorasyon işleri hala devam etmekte :) Gelmesi beklenen siparişlerimiz var. Şimdilik bu kadarını paylaşıyorum. Odanın dekorasyon kısmı tamamlandıkça burada yayınlamaya devam edeceğim :)