31 Mart 2016 Perşembe

SİİRT USULÜ MUMBAR (BUMBAR) DOLMASI YANİ NAMIDiĞER COKAT :)

     Yemek demek, sadece karın doyurmak değil, o yemeği yapanı, o sofra etrafında toplanan insanları sohbet ile birlikte hatırlamak ve anıların canlanması da demek... Bülent amcamdan mumbar dolması (cokat) tarifini tüm ayrıntıları ve videolu anlatımı ile paylaşmadan önce, biraz zamanda yolculuk yapıp, anıları yad etmek istedim.
     Yıl 2010 eşim ile flört dönemlerim ve ilk defa sevgilimin akrabalarıyla bir araya geliyorum. İlk kez bu toplu tanışma için sevgilimin amcasının evine gidiyorum. Aysun yengem ve Bülent amcamın evindeyim. Sofrada kitel-fum var ve ben hayatımda ilk kez kitel, kitel-fum, cokat (mumbar dolması) gibi yöresel lezzetlerle tanışıyorum. Babam Bulgaristan, annem Lüleburgazlı yani Bulgaristan göçmeni bir trakyalıyım ben :) Bizde bu yemekler hiç pişmedi. O yüzden ismini hiç bilmediğim bu tatları merak ediyorum.
       Zaman hızla aktı ve bu merak beni, bu tatları öğrenmeye itecek kadar cezbetti. Ailede yöresel bu tatları yapanlar eşimin amcası Bülent amcam, eşi Aysun yengem ve kayınvalidem Gülçin annem var. Fakat onlar bu tatları öğrenmeye merak salmasalardı, biz bu lezzetlerle tanışma şansına sahip olamayacaktık. Bu yüzden bu tatları meraklılarıyla paylaşırken, çocuğuma hatta torunlarıma aktarmayı kendime vazife gibi görüyorum :) Tabii zaman ilerlerken, Allah nasip ederde inşallah o günleri görürsek şayet, kendi çocuğum veya torunumun yapıp yapmayacaklarını bilemesemde, onlara bu lezzetleri bizzat yapıp, tattırmanın peşindeyim :)
       Bülent amcam ile Aysun yengeme sordum. Nasıl başladı bu mumbar dolması (cokat) yapma işi ? Aslında mumbar dolması diğer ismiyle cokatı yapan Bülent amcamın annesi rahmetli Nefise babaannem. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah. Bülent amcam ve Aysun yengem rahmetli Nefise babaannemden mumbar dolması yapmayı öğrenmişler. Mumbarı doldurmak zor olduğu için senede ancak 1 kez yapılırmış. Mumbarı doldurmak zor ve zahmetli olunca, kendileri bu duruma güzel bir çözümde bulmuşlar. Pet şişenin ağzını eğimli kesmişler ve mumbarın bir ucuna takarak kolayca doldurmaya başlamışlar. Böylece senede 1 kere pişen mumbar dolması daha fazla pişer olmuş :) Sözü daha fazla uzatmadan mumbar dolması (cokat) tarifini tüm detayları ve videolu anlatımıyla Bülent amcamdan seyirlerinize sunar, kendilerine çok teşekkür ederim :)



     SİİRT USULÜ MUMBAR DOLMASI (COKAT)

     Malzemeler
  • Mumbar ( Fatih kadınlar pazarından temin edebilirsiniz. 1 bağ satın alırsanız, 1 bağda 2 demet bulunur ve 1 demet aşağıda miktarı belirtilen malzemeler için yeterli gelir.)
  • 1 kg kemiksiz kuzu kolundan satır kıyması
  • 1 kg baldo pirinç
  • 1 demet maydanoz
  • 2 orta boy soğan
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • Tuz (3 yemek kaşığı koymuş olsakta bu oran tamamen sizin damak tadınıza göre artıp, azalabilir.)
  • Karabiber ( 3 yemek kaşığı koyduk. Fakat bu oranı azaltıp, artırmak sizin damak tadınıza kalıyor. Bu yüzden malzemeyi harmanladıktan sonra tadım yaparak, oranı damak zevkinize göre belirlemeniz daha doğru olacaktır.)

         Yapılışı

          Mumbarlar yıkanır ve yaklaşık 30cm boyunda kesilir. Böylece doldurma işlemi için bu boy daha kolaylık sağlar. Soğanlar, yemeklik soğandan biraz daha küçük doğranır. Maydanozun sapları ayıklanıp, ince ince kıyılır. Pirinçlerde yıkandıktan sonra satır kıyması, soğan, maydanoz, zeytinyağ, tuz ve karabiber bir araya getirilerek harmanlanır. Yalnız bu harmanlama yapılırken çok fazla karıştırmamak gerekiyor. Yoksa pirinçler kırılabiliyor. Hem az karıştırıp, hemde homejen bir dağılım için 1 çay bardağı zeytinyağ kullanılıyor. Bu aynı zamanda kayganlık verdiği için mumbarın kolay dolmasını da sağlıyor. Yoksa mumbarın kendisine has bir yağı mevcut olduğu halde, ekstra yağ kullanımının sebebi bundandır. Mumbar doldurmanın püf noktalarından biri bu. Diğer bir önemli püf noktada mumbarı doldurmayı kolaylaştıran aparat. Bu aparatı yapmak çok kolay :) Küçük su pet şişelerinin ağzını keserek, mumbar doldurma aparatı yapabilirsiniz. Aşağıda resmini de ekliyorum.
         İç malzeme hazırlandıktan sonra mumbarı doldurmaya başlamadan önce bir ağzını bağlamak gerekiyor. Bunun için yaklaşık 10cm boyunda ipler kesin. Yaklaşık 30cm boyunda kesmiş olduğunuz mumbarların bir ağzını bu iplerle bağlayın. Bağlı olmayan diğer ağzını kesmiş olduğunuz pet şişenin ağzına geçirin ve harmanlanan malzemeyi mumbara doldurmaya başlayın. Mumbarın içini ne sıkı, nede gevşek şekilde doldurun. Haşlanma esnasında pirinçlerin şişeceğini hesaba katmayı unutmayın. Doldurduktan sonra diğer ağzınıda iple bağlayın. Yarım tencereden biraz fazla miktardaki kaynayan suya 1 yemek kaşığı tuz atın ve karıştırın. Doldurmuş olduğunuz mumbarları yorgan iğnesiyle 6 yerinden delin. Bu delimi yaparken iğneyi batırdığınızda mumbarın diğer tarafından çıkarın. Yine aşağıda resmini paylaşıyorum. Bu da önemli olan diğer bir püf noktaydı. İçinin pişmesi için mumbarlarınların delinmesi çok önemli. Doldurulan ve delinen mumbarları bu suyun içine koyun.
        1 saat mumbarları kaynar suda haşladıktan sonra içinden bir tanesini alın ve kesin. İçinin pişmesini kontrol edin. Pişmemişse kontrollu bir şekilde haşlamaya devam edin. Pirinci ve eti pişmişse eğer, mumbarların dışı yani bağırsağına bakılmaksızın alınır. Genelde mumbarlar 1 veya 1,5 saat içinde pişerler. Pişen mumbarlar bir kaba alınır ve üzerine bir örtü örtülür. Biraz bekletilerek dinlendirilir. Sebebi sıcak olan mumbarlar üzeri örtülüyken buharın etkisiyle yumuşarlar. Böylece yerken dişte kolay kesilip, çiğnenir. Bir diğer püf noktada budur. Böylece mumbarın dış yüzeyini lastik gibi hissetmezsiniz ve keyifle yerseniz :)
        Tavsiye edilen mumbarların sıcak yenmesidir.
        Kalan mumbar dolmalarını daha sonra çırpılmış yumurtaya bulayarak kızartabilirsiniz veya yumurtasız sade olarak kızgın yağda kızartıp tüketebilirsiniz.
        Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun :)

     
 













23 Mart 2016 Çarşamba

MR. MATHEMATICS CİHANGİR :) (2 YAŞ İKİNCİ DİL ÖĞRENİMİ)

     Oğlumla ilgili gözlemlediğim bir tecrübemi aktarmak istedim. 2 yaşından itibaren ikinci dil öğrenimi...Henüz kendi dilini tam anlamıyla konuşamayan çocuğa ikinci dil öğretilebilir mi? Bilimsel olarak okuduğum, araştırdığım bir çok yazıda 3-4 dil birden öğretilebileceğinden bile bahsediyor :) Çünkü 2 yaşından itibaren beyin gelişiminin ikinci bir dil öğrenmede zorlanmadığını ve çocuğun bunları çok rahat ayırtedebildiğinden bahsediliyor. Bunları okumama sebep olanda  2,5 yaşında olan oğlum Cihangir'in son dönemdeki davranışları oldu.
     Gün içinde Cihangir youtube kanalıyla çeşitli çizgi filmler izliyor. Bu çizgi filmlerden biriside sayıları öğreten türlerden biriydi. Cihangir ingilizce sayıları sadece ezbere saymadığını 10 rakamını gördüğünde "ten" diye telaffuz ettiğine şahit olunca, biraz bu konunun üstüne düşmeye karar verdik. Eşimle Cihangir'e her fırsatta parmaklarımızla yada oyuncaklarla sayıları ingilizce ve türkçe telaffuz edip gösterdik. Yalnız birşeyi öğretirken öncelik her zaman eğlence ve keyifli vakit geçirmek olduğunu unutmamak gerekiyor. Her çocuk gibi Cihangir de, oyun gibi gördüğü herşeyi çok kolay kapıp, öğreniyor :)
       İkinci dil öğrenirken ana dilde olduğu gibi önce kelimeler, sonra basit kısa cümlelerle devam etmek gerekiyor...Biz sayılarla başladık. Daha doğrusu Cihangir kendisi başladı :) Bizde bunu devam ettirmeye karar verdik. Cihangir'in sayıları tanıyıp, ingilizce söylediği videoyuda seyirlerinize sunarım. Herkese bebekleri ile birlikte keyifli, eğlenceli ve bol oyunlu günler dilerim :)
       

12 Mart 2016 Cumartesi

PCO SHEEP PLACENTA WHITENING MASK ( PCO KOYUN PLASENTA MASKESİ )

       Her yaşın ayrı bir güzelliği var desemde, zamanın çizgilerini yüzümde daha geç görmek istediğimde bir gerçek :)
       Bu yüzden cilt bakımıma özen gösteririm. Sabah akşam nemlendiricimi sürerim. Sabun yerine kompakt bar kullanırım. Kullandığım kompakt barı daha önce paylaşmıştım. Okumak isterseniz buraya TIK TIK :)
       Konuya geri dönersek, maskeler cilt bakımında çok severek kullandığım ürünlerin başında gelir. PCO koyun plasenta maskesini okuduğumda merak etmiştim. Çünkü vaat ettikleri bir çok kadının kurtulmak istediği cilt sorunlarına çözüm getiriyordu. İlk fırsatta alıp, denedim. Vaatleri arasında;
  • İnce çizgi ve kırışıkların görünümünü azaltır ve oluşumunu geciktirir.
  • Yüz ovalinin sıkılaşmasına yardımcı olur.
  • Cilde duru ve parlak bir görünüm verir.
  • Anlık bakımlarda ciltteki yorgun ve renksiz görüntüyü arınmış ve canlı duruma getirir.

      Özellikle anlık bakımlarda gerçekten ciltteki yorgun ve solgun görüntüyü hafifletip, cilde nem veriyor. İlk kullanımda fark ettiğim yüzümde daha aydınlık bir görüntüye sahip olduğum. Sıkılaşma ve kırışıklık için şimdilik birşey söyleyemiyorum. Çünkü cildim de bu sorunlar yok. Umarım uzun bir süre de olmaz :) Ama bu tip problemler için düzenli ve uzun bir süre kullanmak gerekiyor...
   

      Maskenin görüntüsü; gazlı beze benzer bir bez ile bol sıvı içeren oldukça ıslak bir maske. Kullanımına gelince ben gece duştan sonra kullanmayı daha uygun buluyorum. Maskeyi yüzünüze yerleştirip 20 dakika bekletip maskeyi çıkartın. Açtığınız paketin içinde kalan tüm sıvıyı da boynunuza ve dekolte bölgenize sürün. Bu şekilde cildinizde en az 6 saat kalmalı ve yıkanmamalı. Uygulama sırasında da güneş ışınlarına maruz kalınmaması gerekiyor. O yüzden gece bu maskeyi yapıp uyumak ve sabah duş almak en doğrusu...Ben öyle yaptım :)
   

      Bu arada bu maskeyi satın almadan önce hayvanlara herhangi bir zararı var mı diye baktım. Koyunlar doğum sırasında yavru ile birlikte plasentayı attıklarını, bu yüzden plasentanın atıl durumda olduğunu ve hayvanlara herhangi bir zararı olmadığını okudum.
      Peki neden plasenta derseniz ona da baktım :) Plasenta yoğun protein, vitamin, yağ, su ve vitamin içerdiğinden cildin KISA SÜREDE nemlenmesi, yenilenmesini ve beslenmesini sağlıyor.
      Ayrıca maske koyun plasentasından olduğu için, kokusu kötü mü diye düşünülebilir. Kesinlikle kötü kokmuyor. Hafif, hoş bir kokusu var.
      Herkese sağlıklı, bakımlı ve keyifli günler dilerim :)